Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi İç hastalıkları Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi Dr. Attila Önmez, Ramazan ayı ve Koronavirüs (Covid-19) salgını sürecinde diyabet hastalığı olanların
dikkat etmesi gerektiğini bildirdi. Diyabet hastalığının toplumumuzda yaygın
olan kronik hastalıklardan biri olduğunu anımsatan Önmez, ülkemizde yaklaşık 7
milyon diyabetli olduğunu, prediyabetik (gizli şeker hastası) hastalar ile
birlikte bu sayının çok daha fazla olduğunun tahmin edildiğini kaydetti.
Diyabet hastalarında oruç tutarken gelişebilecek üç önemli riske dikkat çeken Dr. Önmez, “Kan şekeri
düşüklüğü, kan şekeri yüksekliği ve vücutta sıvı kaybı. Kan şekeri yüksekliği
ilerlediği zaman şeker komasına kadar istenmeyen durumlarla karşılaşabiliriz. Şekerinin
çok düşmesi de yaşanabilir. Bu aslında kişiden kişiye değişebilir; ama genel
olarak diyabetik bir bireyde kan şekerinin 70’in altına düştüğünde; soğuk
terleme, çarpıntı, bulanık görme, halsizlik, açlık hissi, kafa karışıklığı gibi
bazı semptomlar silsilesi olur. Hasta hipoglisemiye girdiğini fark ettiğinde
hemen şekerli bir şeyler tüketmesi gerekir. Eğer bunu yapmaz ve hipoglisemi
(düşük kan şekeri) ilerlerse koma gelişebilir. Diyabet hastalarında
oluşabilecek üçüncü bir risk de dehidratasyon yani sıvı kaybıdır. Eğer hasta
yetersiz sıvı alıyorsa hastada da sıvı kaybı meydana gelir. Diyabet
hastalarının böbreklerinde hassasiyet söz konusudur. Yetersiz sıvı alındığı
taktide bu durum ilerleyebilir ve böbrek yetmezliği gelişebilir. Tromboemboli
dediğimiz beyine ya da akciğere pıhtı atma riski de dehidratasyona bağlı
artabilir” diye konuştu.
“Tip 1 diyabetli
hastalar, yüksek riskli hasta grubunda yer aldığından bu kişilere oruç
tutmamalarını öneriyoruz”
Diyabet hastalarını
risk gruplarına göre sınıflandırıldığına dikkat çeken Dr. Önmez, günde 4 defa
insülin yapmak zorunda olan ve ara öğünlerini saati saatine uygun olarak
düzenlemesi gereken tip 1 diyabetli hastaların yüksek riskli hasta grubunda yer
aldığından oruç tutmamaları gerektiğinin altını çizdi. Yüksek risk grubunda yer
alan diğer hasta gruplarını da sıralayan Önmez, gebelik diyabeti olan, kan
şekeri 300’ün üstünde olan, ortalama 3 aylık kan şekerini gösteren
hemoglobin-A1c (Hba1c) değeri yüzde 10’nun üzerinde olan hastalar ile ek akut
ciddi hastalıkları olanların oruç tutmasının sakıncalı olduğunu belirtti. Kan şekerleri 250-300 arasında ve HBA1c’nin
8-10 arasında olan, insülin tedavisi kullanan tip 2 diyabetliler, kalp,
akciğer, böbrek yetmezliği gibi ek kronik hastalıklara sahip kişilerin yüksek
risk grubunda yer aldığına işaret eden Öğretim Üyesi, bu hastalarda da sıklıkla hipoglisemi (düşük
kan şekeri) gelişebileceğinden oruç tutmalarının
uygun olmayacağını kaydetti.
“Ramazan öncesinde
hekimleri ile iletişime geçmelerini tavsiye ediyoruz”
Oruç tutarken bazı
insülin salgılatıcı ilaç gruplarının hipoglisemi (şeker düşüklüğü) oluşturabileceğine
işaret eden Dr. Önmez, “Bu durumlarda ilaçları kesmek ya da dozunu azaltmak
gerekebilir. Şekeri düşürürken idrar atılımını da arttıran bazı ilaçları da
susuzluğu arttırabileceği ve tansiyon düşüklüğüne neden olabileceğinden dozu
ayarlanması gerekebilir. Bu yüzden muhakkak hekimleri ile Ramazan ayı öncesinde
iletişime geçmelerini tavsiye ediyoruz” dedi.
“Şekeri çok
arttıracak glisemik indeksi yüksek gıdalardan uzak dursunlar”
Oruç tutacak olan
diyabet hastalarının iftar ile sahur arasında ara öğün yapmaları önerisinde
bulunan Attila Önmez, “Sahuru kahvaltı gibi düşünerek hafif bir kahvaltı
yapabilirler. Diyabet hastalarında dehidratasyon (sıvı kaybı) riski çok
fazladır. O yüzden çok fazla su içmelerini öneririz. İftarda da öğüne çok
yüklenmemelidir. Özellikle şekeri çok arttıracak glisemik indeksi yüksek
gıdalardan uzak durmalılar. Yemeklerini yavaş yesinler. Bir anda fazla miktarda
yemek tüketimi kan şekerlerini çok arttıracağından dolayı tavsiye etmiyoruz”
diye konuştu.
“Korona virüse yakalanırsa
hastalığı ağır seyreder”
Dünyayı etkisi altına
alan covid-19 salgını sürecinde diyabet hastalarının daha fazla dikkat etmeleri
gerektiğinin altını çizen Dr. Önmez, “Diyabet hastalarının kronik hastalıkları
olmayanlara göre daha kolay COVİD-19 enfeksiyonuna yakalanır diye bir şey
söylemek doğru olmaz. Ancak COVİD-19
enfeksiyonuna yakalandığında herhangi bir kronik hastalığı olmayanlar göre çok
daha ağır seyrettiğini biliyoruz. Bu hastaların daha fazla yoğun bakıma yatışı,
daha fazla entübasyon ihtiyacı olabiliyor. Hastalık bu kişilerde maalesef daha
ölümcül seyredebiliyor. O yüzden ekstra dikkat etmeleri gerekir” dedi.
“Hareketlerini arttırmalarını tavsiye ediyoruz”
Korona virüs salgını
döneminde diyabet hastalarının izolasyon önlemlerinin yanı sıra kan
şekerlerinin yüksek seyredebileceğinden sık sık ölçüm yapmaları tavsiyesinde
bulunan İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Attila Önmez, “Bu
dönemde hastalarımızın dışarı çıkıp yürüyüş yapamayacağından hareketlerinin
kısıtlanması ve evde sıkıntıdan sürekli bir şeyler atıştırma isteği
doğabileceği için kan şekeri yükselebileceğini ön görüyoruz. O yüzden evde kan
şekeri ölçümü yapmaları, kan şekerleri 250 ve üstü seyrettiği durumlarda da
hekimleri ile irtibata geçerek önlemler almaları gerekmektedir. İlaçlarını asla bırakmasınlar. Bu süreçte belirli kolaylıklar da
sağlandı. Raporları bitse dahi
eczanelerden ilaçlarını alabilirler. Ev içinde de hareketlerini
arttırabilirler. Koridorda
yürüyebilirler, oturarak ya da yerde hareketler yapabilirler. Mümkün olduğunca
hareketlerini arttırmalarını tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.